Çağdaş Sözlük

Cemaat ~ جماعت

Lugat-i Naci - Cemaat ~ جماعت maddesi. Sayfa: 323 - Sira: 10

Lugatı naci sözlüğü Cemaat maddesi. osmanlıcada Cemaat ne demek, Cemaat anlamı manası, Cemaat osmanlıca nasıl yazılır. Osmanlıca sözlükte Cemaat hakkında bilgi. Arapça Cemaat ne demek. Arapça osmanlıca sözlük. Farsçada Cemaat anlamı

جماعت Cemaat ne demek. osmanlıca yazılışı anlamı manası..

جماعت Cemaat يقول ما التركية . معنى جماعت Cemaat اللغة التركية

جماعت Cemaat می گویند آنچه ترکیه. معنای جماعت Cemaat زبان ترکی

Cemaat ~ جماعت güncel sözlüklerde anlamı:

CEMAAT ::: Topluluk. Bir yere toplanmış insanlar. Takım, bölük. * Fık: Bir imama uyup namaz kılan müslümanların heyeti. Bir mezhebe tâbi bir heyet teşkil eden ahali. * Aralarındaki münasebetleri din, örf ve âdetlere göre tanzim eden, akrabalık, komşuluk, hemşehrilik gibi rabıtalarla birbirine bağlı insan topluluğu.

cemâat ::: (a. i. cem'den. c. : cemâat) : 1) insan topluluğu, (bkz. : ma'şer). 2) imamın arkasında namaz kılanlar.

Cemâat ::: (a. i. c. cemâat'ın c.) : 1) insan toplulukları. 2) imamın arkasından namaz kılanlar. 3) bir mezhepten olan topluca halk. 4) tar. Yeniçeri teşkilâtında birkaç odadan meydana gelen kısım.

cemâat-i çilingirân-ı hâssa ::: tar. saraydaki çilingirlik işlerini yapmakla görevli sanatkâr zümresi.

cemâat-i hademei ehl-i hiref ::: tar. saray işlerini görmek için görevlendirilmiş' sanatkârlar zümresi.

cemâat-i mücellidân-ı hâssa ::: tar. saraydaki kitapları ciltlemekle görevli sanatkârlar zümresi.

cemaat ::: gayeleri bir olan topluluk.

CEMaAT ::: Cemâatle kılınan namaza, yalnız kılınan namazdan yirmi yedi kat fazla sevâb verilir. (Hadîs-i şerîf-Tirmizî)

Güzel bir abdest alıp, mescidlerden birine cemâatle namaz kılmak için gidenin, Allahü teâlâ her adımına bir sevâb yazar, her adımında amel defterinden bir günâhı siler ve Cennet'te onu bir derece yükseltir. (Hadîs-i şerîf-Et-Tergib vet-Terhîb)

Nâfile namazları cemâatle kılmak mekrûhtur. (İmâm-ı Rabbânî)

Ey kardeşim! Sizin için üç şeyi seviyorum. Kur'ân-ı kerîmi gece gündüz okumanızı, cemâate devâmınızı ve kötü işlere mâni olmanızı. (Abdullah ibni Avn)

Açıkta, gizlide her zaman Allahü teâlâdan kork. Beş vakit namazı cemâatle kıl. Harama yönelme. Böylece, Allahü teâlâya yakınlardan olursun. (Abdullah bin Dînâr)

Dünyâda, Allahü teâlânın sevdikleri ile berâber bulunmak ve cemâatle namaz kılmaktan daha lezzetli bir şey kalmadı. (Câkîr el-Kürdî)

2. Peygamber efendimiz ve Eshâbının bildirdiği hak yol üzere bulunan müslümanlar, Ehl-i sünnet vel-cemâat.

Şeytan, insanın kurdudur. Kenarda köşede kalmış, sürüden ayrılmış koyunu kurt yakaladığı gibi, şeytan da cemâatten ayrılanları yakalar. Sakın cemâatten ayrılmayınız. (Hadîs-i şerîf-Muhtasar fî İlm-il-Hadîs)

Cemâat rahmettir. Ayrılık azâbdır. (Hadîs-i şerîf-Müsned-i Ahmed bin Hanbel)

Cemâate yapışınız. Çünkü Allahü teâlâ bu ümmeti dalâlet üzere bir araya getirmez. (Hadîs-i şerîf-Tirmizî)

Kim cemâatten bir karış ayrılırsa, İslâm ipini boynundan çıkartmıştır. (Hadîs-i şerîf-Müsned-i Ahmed bin Hanbel)

Cemâat-i İslâmiyye: Ebü'l-A'lâ el-Mevdûdî'nin Pakistan'da kurduğu bozuk teşkîlât.

Cemâat-i İslâmiyye reisleri, Ümmet-i Muhammediyye'yi parçalamak ve Ehl-i sünnetin dışında sapık bir çığır açmak gâyesiyle yeni bir teşkîlât kurdular ve kendilerinden başkasının doğru yolda olmadığını söylediler. (Mevlevî Ebû Ahmed)

cemâât ::: topluluk

cemâat ::: topluluk , camide ibadet edenler

cemâat ::: ‬topluluk

cemâat ::: camide ibadet edenler

cemâat ::: (a. i. cem'den. c. : cemâat) 1) insan topluluğu, (bkz. : ma'şer). 2) imamın arkasında namaz kılanlar.

cemaat ::: ehil, kütle, topluluk

cemaat :::

bir dinden veya ırktan bulunanların topluluğu; toplum; topluluk; insan kalabalığı

CEMAAT :::

Topluluk. Bir yere toplanmış insanlar. Takım, bölük. * Fık: Bir imama uyup namaz kılan müslümanların heyeti. Bir mezhebe tâbi bir heyet teşkil eden ahali. * Aralarındaki münasebetleri din, örf ve âdetlere göre tanzim eden, akrabalık, komşuluk, hemşehrilik gibi rabıtalarla birbirine bağlı insan topluluğu CEMAAT-İ ÇİLİNGİRÂN-I HÂS Tar: Saraydaki çilingirlik işlerini yapmakla muvazzaf sanatkârlar zümresi