Çağdaş Sözlük

Emanet ~ امانت

Lugat-i Naci - Emanet ~ امانت maddesi. Sayfa: 115 - Sira: 10

Lugatı naci sözlüğü Emanet maddesi. osmanlıcada Emanet ne demek, Emanet anlamı manası, Emanet osmanlıca nasıl yazılır. Osmanlıca sözlükte Emanet hakkında bilgi. Arapça Emanet ne demek. Arapça osmanlıca sözlük. Farsçada Emanet anlamı

امانت Emanet ne demek. osmanlıca yazılışı anlamı manası..

امانت Emanet يقول ما التركية . معنى امانت Emanet اللغة التركية

امانت Emanet می گویند آنچه ترکیه. معنای امانت Emanet زبان ترکی

Emanet ~ امانت güncel sözlüklerde anlamı:

EMANET ::: Eminlik. İstikamet üzere bulunmak. * Birisine koruması için teslim edilen şey. Birisine bir şeyi koruması için teslim edilen şey. Birisine bir şeyi koruması için bırakma. Emniyet edilip inanılan şey. * Başkasının hukuku emniyet edilip, inanılabilen. * Osmanlılar Devrinde bazı devlet dairelerine verilen isim. Şehr emâneti, Rusumat emâneti gibi...(Dinimiz, emaneti ehline bırakmamızı emreder. İdare makamları da birer emanettir. Hz. Ömer (R.A.) halifelik makamına getirilince şöyle demiştir: "Ey insanlar! Ben Allah ve Peygamberimize itaat ettiğim sürece, siz de bana uyun ve itaat edin. Doğru yoldan saparsam, kılıçlarınızla beni doğrultun." Demek ki müslüman hata ve haksızlık karşısında pasif kalamaz.)

emânet ::: (a. i. c. : emânât) : 1) emniyet edilen kimseye bırakılan şey, eşya veya kimse. 2) [evvelce] devlet dâirelerinden bâzılarının isimleri (şehremaneti = belediye kurulu ; rüsumatemâneti = vergi emâneti) gibi.

emânet ::: so a alınmak üzere verilen şey.

EMaNET ::: Peygamberler emîndirler. Bir kimsenin malına ve canına hıyânet etmekten uzaktırlar. Aslâ emânete hıyânet etmezler. Peygamber olmadan önce de böyledirler. Sevgili Peygamberimiz, kendisine peygamberlik bildirilmeden önce de, Muhammed-ül-emîn lakabı ile tanınıyordu. Allahü teâlâ, peygamberleri, hatâ ve günâhtan emin kılmıştır. (İmâm-ı Kastalânî)

2. Fıkıh ilminde, güvenilen kimseye bırakılan mal.

Allahü teâlâ Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyuruyor ki:

Emânetlerine ve verdikleri söze riâyet edenler, namazlarına devâm edenler, işte onlar Firdevs Cennet'ine vâris olacaklar ve orada ebedî olarak kalacaklardır. (Mü'minûn sûresi: 8)

Münâfıkın üç alâmeti vardır: Yalan söyler, emânete hıyânet eder ve sözünde durmaz. (Hadîs-i şerîf-Berîka)

Allah yolunda savaşmak bütün günahları affettirir. Fakat emânete hıyâneti affettirmez. Emânete hıyânet eden kul, Allah yolunda ölse bile, kıyâmet günü yakalanır; "Emâneti sâhibine ver" denir. O da bunu yerine getiremeyeceği için Cehennem'in derinliklerine atılır. (İbn-i Mes'ûd)

Emanet :::


  1. Birine geçici olarak bırakılan ve teslim alınan kişice korunması gereken eşya, kimse vb., inam, vedia
    Örnek: Emaneti olanlar burada her vakit bunlarla ilgilenecek bir çırak bulurlar. S. Birsel

  2. Bir kimse ile birine gönderilen şey.

  3. Eşyanın ücret karşılığı geçici bir süre bırakıldığı yer.

  4. Can, ruh.

  5. bk. vedia.

emânet ::: eminlik , emanet

emânet ::: ‬eminlik

emânet ::: emanet

emânet ::: (a. i. c. : emânât) 1) emniyet edilen kimseye bırakılan şey, eşya veya kimse. 2) [evvelce] devlet dâirelerinden bâzılarının isimleri (şehremaneti = belediye kurulu ; rüsumatemâneti = vergi emâneti) gibi.

emanet ::: can, mevduat, ruh

EMANET :::

Eminlik. İstikamet üzere bulunmak. * Birisine koruması için teslim edilen şey. Birisine bir şeyi koruması için teslim edilen şey. Birisine bir şeyi koruması için bırakma. Emniyet edilip inanılan şey. * Başkasının hukuku emniyet edilip, inanılabilen. * Osmanlılar Devrinde bazı devlet dairelerine verilen isim. Şehr emâneti, Rusumat emâneti gibi...(Dinimiz, emaneti ehline bırakmamızı emreder. İdare makamları da birer emanettir. Hz. Ömer (R.A.) halifelik makamına getirilince şöyle demiştir: "Ey insanlar! Ben A