Çağdaş Sözlük

Temkin ~ تمكين

Lugat-i Naci - Temkin ~ تمكين maddesi. Sayfa: 282 - Sira: 14

Lugatı naci sözlüğü Temkin maddesi. osmanlıcada Temkin ne demek, Temkin anlamı manası, Temkin osmanlıca nasıl yazılır. Osmanlıca sözlükte Temkin hakkında bilgi. Arapça Temkin ne demek. Arapça osmanlıca sözlük. Farsçada Temkin anlamı

تمكين Temkin ne demek. osmanlıca yazılışı anlamı manası..

تمكين Temkin يقول ما التركية . معنى تمكين Temkin اللغة التركية

تمكين Temkin می گویند آنچه ترکیه. معنای تمكين Temkin زبان ترکی

Temkin ~ تمكين güncel sözlüklerde anlamı:

TEMKiN ::: Ağır başlılık, usluluk. * Ölçülü hareket sâhibi. * Vakar, izzet. İktidar, kudret. * Birini bir şeye muktedir kılmak. * Kararsızlıktan kurtulup huzur ve sükuna mazhar olmak. * Tedbir, ihtiyat.

temkîn ::: (a. i. mekânet'den) : 1) ağır başlılık. 2) hek. hastalığın bir yere yerleşmesi. 3) ihtiyat, tedbir. Ehl-i temkîn : 1) ağırbaşlı; 2) tas. televvünden kurtulup huzur ve sükûna mazhar olmuş kimse. Pür-temkîn : çok ağırbaşlı.

temkin ::: ölçülü hareket.

TEMKiN ::: Kalb, telvinden (değişik hallerden), hâllere kul olmaktan kurtulmuş ve temkîn makâmına yetişmiş ise, hâller artık nefse gelir. (İmâm-ı Rabbânî)

Temkîne eren kimse üstünlerin üstünü olur. (Mevlânâ Hâce Emkenegî)

Temkin :::


  1. Bir işin sonunu düşünerek ölçülü, tedbirli davranma
    Örnek: Bütün temkin ve vakarını kaybedip konuşanlara sokuldu. Y. K. Karaosmanoğlu

temkîn ::: ihtiyatlı davranma , sağlamlık

temkin ::: ölçülü hareket etme , ölçülü hareket , ağır başlılık , usluluk , ölçülü hareket sahibi , vakar , izzet , iktidar , kudret , birini bir şeye muktedir kılmak , kararsızlıktan kurtulup huzur ve sükuna mazhar olmak , tedbir , ihtiyat

temkîn ::: ‬ihtiyatlı davranma

temkîn ::: sağlamlık

temkîn ::: ağırbaşlılık

temkîn ::: (a. i. mekânet'den) 1) ağır başlılık. 2) hek. hastalığın bir yere yerleşmesi. 3) ihtiyat, tedbir. Ehl-i temkîn : 1) ağırbaşlı; 2) tas. televvünden kurtulup huzur ve sükûna mazhar olmuş kimse. Pür-temkîn : çok ağırbaşlı.

TEMKİN :::

Ağır başlılık, usluluk. * Ölçülü hareket sâhibi. * Vakar, izzet. İktidar, kudret. * Birini bir şeye muktedir kılmak. * Kararsızlıktan kurtulup huzur ve sükuna mazhar olmak. * Tedbir, ihtiyat