Çağdaş Sözlük

fecr ~ فجر

Lugat-i Naci - fecr ~ فجر maddesi. Sayfa: 556 - Sira: 11

Lugatı naci sözlüğü fecr maddesi. osmanlıcada fecr ne demek, fecr anlamı manası, fecr osmanlıca nasıl yazılır. Osmanlıca sözlükte fecr hakkında bilgi. Arapça fecr ne demek. Arapça osmanlıca sözlük. Farsçada fecr anlamı

فجر fecr ne demek. osmanlıca yazılışı anlamı manası..

فجر fecr يقول ما التركية . معنى فجر fecr اللغة التركية

فجر fecr می گویند آنچه ترکیه. معنای فجر fecr زبان ترکی

fecr ~ فجر güncel sözlüklerde anlamı:

FECR ::: Tan yerinin ağarması. Şafak. Sabah vakti, güneş doğmadan evvel şarkta hâsıl olan kızıllık. * Bir şeyi genişçe ikiye ayırmak. * Günah işlemek. Fücur ve fısk işlemek. Yalan söylemek. * Tekzib eylemek. * İsyan ve muhalefet eylemek. * Haktan sapmak. Meyletmek. * Söğmek. * Bühtan eylemek. * Su akıp gitmek. * Karışmak. (L.R.)

fecir ::: (a. i.) : (bkz. : fecr).

fecr ::: (a. i.) : sabaha karşı, Güneş doğmadan Önce, ufkun gün doğusu tarafından görünen aydınlığı, tan yerinin ağarması.

fecr-i âtî ::: ed. "gelecek zamanın fecri" 1908 Meşrûtiyeti'nden sonra Edebiyât-ı Cedîde'ye benzemek gayreti ve Servet-i Fünûn mecmuasında, yeni bir "ecole" kurmak arzusiyle toplanan gençlerin takındıkları ad.

fecr-i kâzib ::: (yalancı fecr) : sabaha karşı doğuda, amûdî şekilde görünen aydınlık.

fecr-i mübtesim ::: gülümsiyen fecir.

fecr-i sâdık ::: (hakikî fecir) : şafak sökme.

fecr-i şimalî ::: uzun gece yarılarında kutup bölgelerinde, türlü renkte görünen ışıklar.

fecr ::: fecir, tan.

FECR ::: Resûlullah efendimiz mîlâdın 571. senesi Nisan ayının 20. Pazartesi sabâhı fecr ağarırken, Mekke şehrinde dünyâyı teşrîf etti. (Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî)

fecir ::: tan ağartısı

fecr ::: tan yerinin ağarması , tan ağartısı

fecir ::: ‬tan ağartısı

fecr ::: ‬tan ağartısı

fecir ::: (a. i.) (bkz. : fecr).

FECR :::

Tan yerinin ağarması. Şafak. Sabah vakti, güneş doğmadan evvel şarkta hâsıl olan kızıllık. * Bir şeyi genişçe ikiye ayırmak. * Günah işlemek. Fücur ve fısk işlemek. Yalan söylemek. * Tekzib eylemek. * İsyan ve muhalefet eylemek. * Haktan sapmak. Meyletmek. * Söğmek. * Bühtan eylemek. * Su akıp gitmek. * Karışmak. (L.R.)