Çağdaş Sözlük

temyiz ~ تمييز

Lugat-i Naci - temyiz ~ تمييز maddesi. Sayfa: 284 - Sira: 5

Lugatı naci sözlüğü temyiz maddesi. osmanlıcada temyiz ne demek, temyiz anlamı manası, temyiz osmanlıca nasıl yazılır. Osmanlıca sözlükte temyiz hakkında bilgi. Arapça temyiz ne demek. Arapça osmanlıca sözlük. Farsçada temyiz anlamı

تمييز temyiz ne demek. osmanlıca yazılışı anlamı manası..

تمييز temyiz يقول ما التركية . معنى تمييز temyiz اللغة التركية

تمييز temyiz می گویند آنچه ترکیه. معنای تمييز temyiz زبان ترکی

temyiz ~ تمييز güncel sözlüklerde anlamı:

TEMYiZ ::: Bir şeyi diğerinden seçip tarif etmek, ayırmak. Seçmek. İyiyi kötüden ayırmak. * Yargıtay. * Gr: Belirsiz olan kelime ve sayıları belirli hale koymak. Meselâ: "İşrune dirhemen" (yirmi dirhem) ve "Retle zeyten" (Bir retl zeytin yağı) tâbirlerinde "dirhemen" ve "zeyten" gibi.

temyiz ::: (a. i. meyz'den.) : 1) ayır. ma, ayrılma, seçme, seçilme 2) iyiyi kötüden ayır-detme. 3) [Tanzimat'tan sonra] bir dâvanın üçüncü ve son görülme derecesi. Mahkeme-i temyiz : temyiz mahkemesi (*yargıtay). Divân-ı temyiz : temyiz mahkemesinin kuruluşundan önce bu mahkemenin işini gören dîvân. 4) a. gr. sayıları ve belirsiz isimleri belirten kelime. Meselâ : "işrûne dirhemen = yirmi dirhem" ve "ratle zeyten = bir ratıl zeytinyağı" tâbirlerinde : "dirhemen" ve "zeyten" gibi :

temyiz ::: ayırma, seçme.

TEMYiZ ::: Temyiz sâhibi olmayan çocukların bütün sözleşmeleri bâtıldır (geçersizdir). Temyiz sâhibi olan çocuğun zararlı olan işlerdeki sözleşmeleri, velîsi izin verse bile sahih (geçerli) değildir. Talâk vermesi, köle âzâd etmesi, birine borçlu olduğunu söylemesi, ödünç, sadaka hediye vermesi böyledir. (Ali Haydar Efendi)

Bunamış ihtiyarlar da temyiz sâhibi çocuk gibidir. Alış-verişlerini velîleri isterse kabûl, isterse red eder. Bir malı veya canı telef ederlerse öderler. (Ali Haydar Efendi)

Temyiz :::


  1. Ayırt etme.

  2. Mahkemelerce verilen kararın kanun ve usul yönünden incelenmesini sağlayan yasal yol
    Örnek: Dama tıkıldım, ama temyizde beraat ettim. A. Gündüz

temyiz ::: İyiyi kötüden; hayrı, şerden ayırt edebilme yeteneği, akıl gücü. İlk derece mahkemelerince verilen yargı kararlarının esas ve usûl açısından denetime tabi tutulduğu üst derece mahkemesi. Bu denetim isteme işine de temyiz işlemi denilir. Cmk md. 305, 326.

temyîz ::: seçme , ayırdetme

temyiz ::: ayırt etme , ayırma , seçme , bir şeyi diğerinden seçip tarif etmek , ayırmak , seçmek , iyiyi kötüden ayırmak , yargıtay , gr: belirsiz olan kelime ve sayıları belirli hale koymak , mesela: "işrune dirhemen" (yirmi dirhem) ve "retle zeyten" (bir retl zeytin yağı) tabirlerinde "dirhemen" ve "zeyten" gibi

temyîz ::: ‬ayırdetme

temyîz ::: seçme

temyiz ::: (a. i. meyz'den.) 1) ayır. ma, ayrılma, seçme, seçilme 2) iyiyi kötüden ayır-detme. 3) [Tanzimat'tan sonra] bir dâvanın üçüncü ve son görülme derecesi. Mahkeme-i temyiz : temyiz mahkemesi (*yargıtay). Divân-ı temyiz : temyiz mahkemesinin kuruluşundan önce bu mahkemenin işini gören dîvân. 4) a. gr. sayıları ve belirsiz isimleri belirten kelime. Meselâ :

temyiz ::: farklandırma

temyiz :::

mahkemelerce verilen kararın kanun ve usul yönünden incelenmesini sağlayan yasal yol

TEMYİZ :::

Bir şeyi diğerinden seçip tarif etmek, ayırmak. Seçmek. İyiyi kötüden ayırmak. * Yargıtay. * Gr: Belirsiz olan kelime ve sayıları belirli hale koymak. Meselâ: "İşrune dirhemen" (yirmi dirhem) ve "Retle zeyten" (Bir retl zeytin yağı) tâbirlerinde "dirhemen" ve "zeyten" gibi.